BİRLİK BİLİNCİ NEDİR?
Vücudumuzdaki hücreleri düşünün.
Hücreler bedeni meydana getirmektedir. Ve Candice Pert’in yaptığı muhteşem araştırmaların
da ispat ettiği gibi her bir hücrenin bilinci vardır. Ne yapması gerektiğini
aldığı sinyallerle bilir ve yerine getirir. Bir hücrenin bile hastalıklı olması
vücut bütünlüğünün bozulmasına yol açar. Ve bedenimizde o sağlıksız hücreyi
iyileştirmek veya vücuttan atmak için bir savaş verilir. Ya sağlıksız hücreler
çoğalır ve bedeni alır götürür. Ya da sağlıklı hücreler savaşı kazanır.
Evren’de makrokozmos-
mikrokozmos yasası işler. Bedenimizin işleyişi dünyanın işleyişi ile tıpatıp
aynıdır. Bizler yaşadığımız dünyanın hücreleriyiz. Birimizin bile kötü
hissetmesi bütün işletim sistemini bozabilir. Çünkü hepimiz aynı bütünün ayrı
gözüken ama ayrı olmayan parçalarıyız.
Birine kızgınlık, öfke,
nefret duygusu hissedip bu hislerimizi ona enerji düzeyinde yolladığımızda –
beddua etmek, hakaret etmek, belâ okumak gibi – ona değil, aslında kendimize
yani hepimize zarar vermiş oluruz. Tam tersi durumda da aynı denklem
geçerlidir.
Nezihe Aras’ın Hoşgörü
Ustaları adlı kitabında şöyle der: “ Hiç kimse yalnız kendi varlığından oluşan
bağımsız bir bütün değildir. Ancak bir bütünün küçük, küçücük bir parçasıdır.
Sende bir eksik varsa bütünü azaltırsın, bir yanlış varsa bütünü bozarsın. Bir
çirkinlik varsa bütünü etkilersin. Ama aksi de olur. Doğrularınla,
güzelliklerinle, kazandıklarınla bütünü zenginleştirir, güzelleştirirsin.
Gerçek budur.”
Birlik bilincine erişen kişi
– disiplin, irade ve çalışmanın neticesinde – “İnsanlığa nasıl hizmet ederim?”
sorusunu içtenlikle sorar. Burada şu gerçeğin çok net farkındadır. Aslında
sadece kendine hizmet ediyordur. Çünkü “Bir”den başka bir şey yoktur. Ahengi
yakalamıştır. Frekansı evrenin frekansı ile uyum içindedir. Kaosun içinde var
olan mükemmel düzeni görür. Ne zaman durması ne zaman yürümesi gerektiğini
bilir.